|
"Tasavvuf
seni senden alır
seni sana sensiz verir."
|
Bir insan meşâyih olmazsa, meşâyihi bilmez. Meşâyih olmak
için kemâle ulaşmak lâzım. Nasıl ulaşacak kemâl'e? Her şeyden geçecek.
Terk-i dünya, terk-i cisim, terk-i terk olacak. Kâmil insan olunca, insan
ruhu küllî irâdeye geçer. Bu nedir? Fenafişşeyh mecazdan hakikate geçer.
Noksan sıfattan kemâl sıfata geçer. Ruh o zaman kâmillerin seyrânı oluyor.
Her kim ki tuttu destini soyundu varlık postunu
Dest: El.
Kim tutarsa El'i, varlığından kurtuldu. Bu varlık nedir? Mal, mülk, eşyalar...
Bunlardan geçer. Âhiretten de geçer. Çünkü hakikatin perdesi vardır. Bunları
da geçerek hakikate ulaşır. En son kendi varlığından da kurtulur.
Buldu hakikat dostunu bildi bu düya fanidir
Hakikat dostu kimdir? Allah'tır. İnsanların dünya muhabbetini gönlünden
atması için ancak yine bir meşâyihe ihtiyaç vardır.
Mâsivânın illetinden pâk edip bu gönlümü
Kıl tarîk-i Nakşıbendin hâdimi Allah için
Tarîk-i Nakşibend: Nakşibendi tarîkatıdır.
Tarîkatların sayısı çoktur. Sayısını Allah bilir. Bir Hadis-i Şerîfte
şöyle buyuruluyor:
Allah'a giden yollar muhlûkatın nefesinin adedinin çokluğu kadardır.
Çoktur Allah'a yollar. Niye? Çünkü Cenâb-ı Allah'ın binbir ismi vardır.
Herbir isim için zikir yapılır. Onun için tarîkatların sayısı çoktur.
Veya bazıları 2-3 isimle, 2-3 esma ile zikir yaparlar. Onun için çok oluyor.
Fakat Nakşibendi Tarîkatında bir esrar var. Nasıl bir esrar var? Sair
tarîkatlarda bilhassa cehrî veya riyazet tarîkatlarında insan dünyadan
çekilir. Ölmeyecek kadar yer. İbadete kendilerini veriyorlar. Nefislerini
terbiye ediyorlar. Ondan sonra kalblerinde aşk tecelli ediyor. İnsanın
kalbinde aşk tecelli ederse, bu dünyayı da çıkarır. Âhireti de çıkarır.
Cennet de bir arzu. İnsanlar ne için ibadet yapıyorlar. Cennete gitmek
için veya cehennemden kurtulmak için. Âhiret bâkî, dünya fânidir. Dünyayı
sevmek haramdır. Dünya insanı batırır. Âhiret haktır. Fakat insanların
kalbinde aşk tecelli ederse, o zaman âhireti de çıkarır gönlünden. Sonra
kendi cismini de sevmez. Canını da sevmez. Onun için diyor ki:
Kıyamazsan başa cana ırak dur girme meydana
Bu meydanda nice başlar kesilir hiç soran olmaz
Eğer sen başından canından korkuyorsan bu meydana girme. Başından canından
geçeceksen bu meydana gir. O zaman ne olur? Cânânı bulursun. Canından
geçmezsen cânân bulunur mu?
Bir Leylânın mecnûnuyam cânân ilinin cânıdır
Bir dilberin meftûnuyam bu can A'nın kurbanıdır
Her zaman her yerde söylenen bir Leylâ ile Mecnûn hikayesi vardır. Fakat
çok mecnunlar olmuştur. Burada Leylâ mürşittir. Mecnûn ise mürittir. Müridin
meşâyihe olan sevgisidir. Burada aşk mecazîdir. Ama hakikate ulaşacaktır.
Aşk, hakikate ulaştıracak aşk, bir evliyaullahın aşkıdır. Bir kıza âşık
olmak mecazî aşktır. Evliyaullahı sevmek, ona âşık olmak haktır. Cenâb-ı
Allah 'ın emridir.
Bir dilberin meftûnuyam bu can anın kurbanıdır
Tasavvufa girip de, tarîkata girip de meşâyihini sevenler ne oluyorlar?
Allah'ı seviyorlar. Çünkü meşâyih sevgisi Allah sevgisidir. Bunlar meşâyihlerini
o kadar çok seviyorlar ki, o sevgi bunların her şeyini yok ediyor. Kepenekteki
arzu nedir? Ateşe atıp kendisini yakmaktır. O da öyle âşık olmuş. Ateşe
atıp, yakıyor kendisini.
Aşk u muhabbet hânesi âlem A'nın divânesi
Hep cümle hüsnün ânesi bir Yusuf-u Kenan'ıdır
Hep güzelliklerin anası. Kepenek aşkının arzusu için kendisini ateşe atıyor.
İnsanın kalbinde de türlü arzular vardır. Onların hepsi birer kepenektir.
İşte illet odur. Kalbin derdi odur. Onları yakan ne oluyor. Aşk... Meşâyih
aşkı. Peygamber aşkı. Allah aşkı.
Şems-i Hüdâ pervanesi cümle maâdin kânıdır
Bilenler onun divânesi. Niye divanesi? Çünkü onda o kadar güzellik var
ki, bu güzelliği görenler, o güzellik kimlere aksetmişse, ne olmuşlar?
Divane olmuşlar, kendilerinden geçmişler. Fakat divanenin anlamı akıldan
divane değil. Allah'a vermiş kendisini. Allah'a verdiğinden dolayı herşeyi
unutmuş. Buna da divâne deniyor. Bir kelâm daha:
"Sebül-Mesânî"dir yüzü...
"Sebul-Mesânî": Fatiha suresi. Evliyaullahın yüzünde Fatiha
suresi yazılıdır. Bu okuyana. Okumayana değil. Okuyamayan için aynı senin
benim gibi yüzü vardır. Evliyaullahın manevî yüzünü, Fatiha suresini okuyor.
Fatiha suresini okuyunca ilmin merkezine dalıyor. İlmin noktasına dalıyor.
İlim bir noktadır. O nokta da aşk. Allah aşkı. Bu Allah aşkı da, Allah
sevgisi de meşâyih vâsıtasıyla geliyor insana. Aşk-ı mecazlar var aşk-ı
hakikat var. Aşk-ı hakikat Evliyaullaha olan sevgisidir. Bütün Kur'an-ı
Kerîm'in manası "Fatiha'nın" içerisinde mevcut.
Fatiha'nın manası nedir? O Bismilllah'ın içerisinde mevcut. Bismillah'ın
manası nedir? Orda bir nokta mevcuttur ki, o bir nokta nedir? Allah aşkıdır.
Kimin kalbinde Allah aşkı tecelli ediyorsa ilmin noktasını okuyor. Bu
Allah aşkını insanlar nereden alıyor? Cenâb-ı Hakk her maksada bir kapı
tayin etmiş. Bu meşâyih kapısıdır.
[ Tasavvuf Sohbetleri 1 ]
|